Biyolojide Başarılı Olmanın Yolları  2000’li yılların Türkiye’sinde çok büyük bir problemdir ÖSS sistemi. Çözülmesi çok zor olan ve gittikçe de karmaşıklaşan bu sınav, bir buçuk milyondan fazla insanı doğrudan ilgilendirirken; bunun kat kat fazlasını da dolaylı nedenlerle ilgilendiren bir olgu. Herhalde dünyada 1,5 milyon insanın yarışmak zorunda olduğu ve sonuçları insanın hayatını bu kadar etkileyen bir başka yarışma da yok gibi! ÖSS sistemini en azından yakın zamanda değiştiremeyeceğimize göre, gelin bu sistemi kendimize faydalı hale getirelim. Bununla ilgili olarak sizlere bu yazının çerçevesinde ÖSS’de biyoloji ile ilgili uygulanması gereken stratejileri sunmaya çalışacağım. Fakat başlarken her şeyin sizde bittiğini bu yazıdan sonra sihirli bir çubukla dokunulmuş gibi bir anda biyoloji dahisi kesilemeyeceğinizi de ifade etmem de fayda olduğunu düşünüyorum. Evet her şey sizde bitiyor. Biyoloji genelde ön yargılardan dolayı mağdur olan ve buna bağlı olarak muhataplarını mağdur eden bir branş. Bu güne kadar ettiğimiz tecrübelerle görülen o ki daha pek çok kişinin de canını yakacak gibi. İşe başlamadan önce öğrencilerin biyoloji ile ilgili önyargılarını kırmalarının önemi aşikar. Teşbihte hata olmasın ama, pek çok kişisel gelişim kitaplarında geçen çok susamış köpek ve su örneği bu konuyu açıklayıcı bir örnektir. Köpek çok susamış derken bir su birikintisinin yanına gelmiş fakat suya baktığında kendi aksini görünce ne olduğunu da fark edemeyerek korkup kaçmış. Susuzluk bir yandan korku bir yandan sonunda suya atlayarak su içmeye başlamış. Çoğu zaman kendi korkularımız veya ön yargılarımızdan dolayı başarısız olmaktayız. Olayları ve hadiseleri ele alırken doğru bakış açısını yakalamak çok önemli bir durum. Bu gün eserleri dünyanın dört bir yanında yayınlanmış ve her geçen gün de ilgi duyanların sayısının arttığı büyük bir yazar, kırk yıllık ilim hayatımda öğrendiğim 4 kelime var derken bunlar içerisinde bakış açısının da önemini vurgulamış olması ne kadar önemli. Bir büyüğümden duyduğum şu hadiseyi sizlerle paylaşmakta konuyu biraz daha aydınlatır kanaatindeyim. Ağabeyimiz bize saatin kaç olduğunu sormuştu saatin dokuz olduğunu söyleyince hemen akabinde saatin kaç olduğunu söyleyen arkadaşımıza saatinin markasını sorunca arkadaşın tekrar saate bakması üzerine daha bir saniye önce bakmış olduğun saate tekrar niye bakma ihtiyacını sormuştu. Cevap netti çünkü saate markayı görmek için değil de saatin kaç olduğunu öğrenmek için bakmıştık. Demek ki bakış açısı çok önemliydi. Olaylara,hadiselere,kainata doğru bir bakış açısıyla yaklaşmamız gerektiğini bize bu güzel örnekle öğretmişti. Bugün biyoloji ile ilgili bakış açılarımızı kontrol etmenin tam zamanı. Fakat çoğu öğrencinin biyolojiye bakışının miyop ya da hipermetrop olduğunu göreceksiniz. Şimdi bu yanlış yaklaşımları ve bunlara karşı doğru bakış açılarını ele almaya çalışalım. Evvela pek çok sayısal öğrencisi bu dersin aslında sözel bir ders olduğunu düşünmesi , belki böyle istemesi birinci yanlışlıktır. Her ne kadar sayısal ,sözel, eşit ağırlık sınıflandırması yapılsa da bunun hakikati sayısal öğrencilerin fen bilimleri alanında oldukları ve biyolojinin de fen bilimlerinin en önemli branşlarından biri olduğudur. Önce ilgili öğrencilerin bu yaklaşımını düzeltmeleri gerekir. Bir başka şikayet konusu biyolojinin nankör bir ders olduğu, çok ezber gerektirdiği ve buna rağmen çabuk unutulduğudur.Haklılık payı olan bu yaklaşımda ise suç biyolojiden ziyade doru stratejiyle biyoloji çalışmayan ve çalıştırmayan bizlerde olduğu muhakkaktır. Peki bu önemli branşa nasıl çalışmalıyız? Öncelikle konular hazmedilebilir hale getirilmeli bununla ilgili özetler çıkarılmalı dikkat edilecek ilk husus mümkünse bu notları ya öğrenci kendisi bilfiil çıkarmalı ya da ders öğretmeni dersi anlatırken dersi iyi takip ederek bu işi yapmalı. Bilgiler kısa cümleler haline getirilmeli hatta mümkünse ilgili bilgiyi hatırlatıcı bir anahtar kelime kullanılmalı. Bu, cümleler arasında gizlenmiş bilgilerin keşfedilmesini ve tekrarının kolay olmasını sağlar. Biyolojinin kalıcılığını sağlamak için arkadaşlarımızın çokça soru çözmeleri şarttır. Soru çözümleri soru mantıklarını kavramaları adına hayati öneme sahiptir. Bugüne kadar özellikle senenin başında aşk ve şevkle derse başlayan öğrencilerimizin daha ilk denemede hayal kırıklığına uğradıklarını görmüşüzdür. Öğretmenim bana bu konuyla ilgili ne sorarsanız sorun her şeyi anlatabilirim fakat yaptığım denemede çok az bir net çıkartıyorum. Oysa konuyu bilmek başka bir şey soruları çözmek başka bir şey…….. Yıllar önce yaşadığım bir anımı sizinle paylaşmak istiyorum. Matematik testinde a+b=4 b+c=7 ise ve …… şeklinde sorulan bir soruya bir arkadaşımın;’’ nasıl iş harfleri topluyor rakam elde ediyor’’ şeklinde ki yaklaşımına uzun bir süre gülmüştük. Daha sonra soru mantığını anlayınca;’’çok kolay ve mantıklı olduğunu söylemişti’’ Emin olun biyolojide de bunun ile aynı mantıkta çözüm gerektiren sorular var ve siz bu tarzlara çok soru çözerek aşina olmazsanız, ne kadar bilirseniz bilin netiniz çok yükselmeye bilir. Çok soru çözme soru mantıklarını kavramayı sağladığı gibi konu tekrarı yaptırarak bilgiyi sizin bir parçanız yapar aynı zamanda da yeni bilgiler edinmenizi de sağlar. Şunu ifade edelim ki biyolojinin çalışma alanı çok geniş çoğu arkadaşımız sorularda bilmedikleri bilgilerin çıktığını söylerler elbette olacaktır bunu ancak çok soru çözerek aşabilirsiniz ayrıca yapamadığınız soruları mutlaka bir bilene sormalı ve doğrusunu öğrenmelisiniz.